Onun bir pop efsanesi olduğunu zaten biliyoruz, fakat isminin önündeki sıfatlar sadece bu kadar değil. O üç çocuğun annesi, gerçek bir yogi, çocuk kitabı yazarı, kızı Lourdes’le birlikte tasarımcı ve en önemlisi zamana meydan okuyan bir kadın…
Madonna, 1978 yılında kamera karşısına geçmeden önce bu fotoğrafı çektirmişti. Saç bantlarını böyle kullanmak henüz kimsenin aklına gelmemişken…
1979 yılında punk stiline girdi ve saçlarını kestirdi.
1983 yılında kendi adıyla anılan albümü çıkardığında artık tarzıyla herkesin önündeydi.
Onun trendleri takip ettiğini söyleyemeyiz. Çünkü moda 1984 yılında onun yönlendirmesiyle şekilleniyordu. Her yaptığı artık modaydı.
Fakat o da kendini Marilyn Monroe etkisinden saklayamadı, her kadın gibi onun güzelliğine hayrandı. 1987 yılında onun imajını denedi.
Sarı saçlarıyla ünlü olan Madonna 1991 esmerdi. Cannes Film Festivali’ne geyşa stiliyle katılmıştı.
Esmerlik uzun sürmedi. 1996 yılında, karizmasının zirvesinde yeniden orta boy sarı saçlarına döndü.
1998’te ‘deneysel’ bir siyah saç dönemi geçirdi. Trendsetter efsanenin bu imajı pek sevilmedi.
2000 yılında artık yaşlanmadığını tüm dünyaya ispat eden Madonna yeniden sarı saçları ve kendisiyle özdeşleşen kesimiyle müzik hayatına devam etti.
Fakat esmerlik sevdası son bulmadı! Onu sık sık sarışın-esmer kararsızlığı içinde görüyoruz. Fakat saçlarını koyulaştırdığı son sene 2003…
Her dönem modayı etkileyen Madonna’yı 2005’te retro merakı sardı.
2007 yılında da retro dalgalar kullanıyordu. Gerçekten bu saç modeli ona çok yakışıyor.
2008’de 11. albümünü yayınlamış olmanın gururu ve muhteşem makyajıyla kameralara böyle gülümsedi.
2010’da altın ışıltılı saçları yine retro dalgalarla süslenmişti.
Yıllardır beklenen konseri için şu an İstanbul’da olan Madonna’nın ölümsüzlüğü sadece müziğiyle değil, tarzı ve güzelliğiyle de anılıyor.