Zira insan, değişime kolay kolay evet diyemez ve mevcudu koruma hastalığı maalesef genlerimizde mevcuttur.
Sevgi ile yapılan her iş sizi başarıya ulaştırır; sevmediğiniz bir işi yapmak ise esarete! Binlerce insan yeraltında, tersanelerde, insanlığa yakışmayacak koşullarda neden çalışmayı sürdürür de ölümün kapıyı çalmasını bekler sanırsınız? Başka alternatifleri olmadığına inandıkları için, bir kere başlayıp kanıksadıkları; komşuları, akrabaları aynı işi yapıp şikâyetçi olmadıkları için elbette.
Başladığınız iş bir maden ocağında, gökdelende ya da tersanede değilse, “ölüm bu işin fıtratında var,” denilmiyorsa bırakın kaygılanmayı da başlayın işinize. Ucunda ölüm yok ya.
Patronun beklentilerinin yüksek olduğunu, sizin her şeyi bildiğinizi varsaydığını düşünüyorsanız, yanılma olasılığınız yüksek. Şunu bilmeniz önemlidir; işvereniniz sizin tecrübesizliğinizin ve iş yaşamının bu deneyimleri edinebileceğiniz en uygun ortam olduğunun farkındadır.
Kendinize şu soruları sormalısınız:
– Bu işi gerçekten istiyor muyum?
– Bu işte mutlu olabilecek miyim?
– Bu iş kendimi geliştirmem ve kariyer yapmam için uygun mudur?
Cevaplarınız evetse yarın akşam iş çıkışı bütün kuruntularınızın boşuna olduğunu anlayacak ve yeni işinizi severek yapmanın huzuru içinde evinize gideceksiniz. Cevaplarınızdan biri olumsuzsa o zaman sorununuzun öz güven eksikliği olmadığını bilin. Duyduğunuz, bu işin size uygun olmadığına dair iç sesinizin uyarısıdır. Bütün yaşamınızı mevcut düzeninizi bozmaktan korkacağınız için ayrılamayacağınız, size uygun olmayan bir işe hiç başlamamanız için çok önemli bir uyarı.