Bu sabah yağmur var İstanbul’da, gözlerim dolu dolu oluyor bilinmezliğe… Anne sözü dinler gibi masum ağladım bu sabah…
Mazhar-Fuat-Özkan’ın 1984 tarihli ‘Ele Güne Karşı Yapayalnız’ albümünün en dokunaklı şarkılarından biri. Sabahın erken saatlerinde İstanbul’dan çok uzaktayken dinlediğinizde, gözlerinizin dolması işten bile değil. Şarkı, İstanbul’un simgesi martılardan da bahsediyor.
Fergan Mirkelam ile üyelerinin çoğunluğu Caddebostanlı olan Kargo, bu şarkıda büyüdükleri kente sahip çıkıyorlar. Mirkelam, önceki albümlerinde çoğu kez İstanbul temalı şarkılar yaptı. Bu şarkıda açgözlülük ve kibir neticesinde nelerin yitirilebileceği konusuna dikkat çekiliyor.
Kadın gibi, kısrak gibi, sarılayım gel ince beline, yarim İstanbul gel öpeyim gerdanından…
Sözü ve müziği Sezen Aksu’ya ait olan şarkı, Levent Yüksel’in 1993 tarihli ‘Med-Cezir’ albümünde yer alıyor. Şarkının düzenlemesi Uzay Heparı’ya ait.
Dünü bilmeden bugünü yaşamanın bedeli öylesine ağırdı ki… Yarını bugünden kurtarmak için hayatımda ikinci kez söz verdim. Birinciyi tutamamıştım ama ikinci sözümü tutacağıma söz verdim…
Cem Karaca’nın ölümsüz eseri
Beyoğlu’na götür beni kitaplara bakalım, sokaklarda gitar çalalım. Tatil için para yapalım, oturalım bir yerde…
Bu şarkı, Nazan Öncel’in ‘Yan Yana Fotoğraf Çektirelim’ albümünde yer almaktaydı. İzmir doğumlu olan sanatçı, şarkıda sevgiliyle geçirilen bir Beyoğlu gününü anlatıyor.
İstanbul bugün yorgun üzgün ve yaşlanmış. Biraz kilo almış, ağlamış yine, rimelleri akıyor…
Belli bir kuşak için Cihangir, Emek Sineması ve Galata Köprüsü bu şehrin temel taşlarından biridir. Bu şarkıda Teoman İstanbul’u; bir kadın olarak gözlemleyip anlatmasıyla dikkat çekiyor.
Bir kız vardı hatırla kolunda ciklet çiğniyordun sen ağzında. Kırmızı ceket ve pantolonla rastlaştık biz Moda yolunda…
Sözleri Fecri Ebcioğlu’na ait, Marc Aryan tarafından bestelenen bu şarkının Ajda Pekkan yorumu, bizi müzisyenin 1960’ların Caddebostan’da kiraladığı kabinlerden çıkıp, Moda civarlarında…
Semiramis Pekkan’la birlikte gezdiği zamanlara götürüyor. Zamanın piyasasını ve flört dünyasını anlatan bir şarkı.
İstanbul,İstanbul, İstanbul rutubet, sızım sızım sızlasa eklem yerlerim. Yapış yapış ıslanmış olsam da yine de seni severim…
Haydarpaşa Lisesi’nde okurken müzik yapmaya başlayan Nejat Yavaşoğulları, çoğu şarkısında İstanbul’dan bahseder. Birçok İstanbullu gibi bu şehri hem büyüleyici, hem de yorucu bulmaktadır. İstanbul’un yaz gecelerini anlatan en güzel şarkı sözlerinden biridir.
Bazen ben de terk edip gidebilsem keşke diyorum. İçimde bir İstanbul var Ondan vazgeçemiyorum…
Manga da İstanbul’un büyüsüne kapılmış topluluklardan biri. Manga’nın ‘Şehr-i Hüzün’ albümünde yer alan bu şarkı, İstanbul’un nasıl kolay bırakılamadığını ve kanımıza nasıl işlediğini anlatıyor. Tuluyhan Uğurlu’nun ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ filmi için bestelediği müzikten örnekler alınması ise şarkıya derinlik kazandırıyor.
Hadi gel buluşalım eski köprünün altında mehtaba karşı uzanalım, kimseler duymasın…
Kaan Tangöze, Ari Barokas ve Batu Mutlugil’den oluşan Duman, ilk albümlerine ‘Eski Köprünün Altında’ adını vererek altında Kemancı ve Gitar’ın bulunduğu eski Galata köprüsünü yad ettiler.
Derleme: Touch İstanbul – Defne Akman
